Türkiye’de 11 ili etkileyen 6 Şubat depremleri ve artçı depremler binlerce cana mal oldu, geniş çaplı tahribat yarattı. Uzmanlar büyük İstanbul depreminin de kapıda olduğu konusunda uyarırken sık sık depremlerle sarsılmasına rağmen binaları yıkılmayan Japonya örneği yeniden gündemde. Japonya’nın depremlerle ve tsunamilerle teknolojik olarak nasıl mücadele ettiği hakkında merak edilenleri sizler için derledik.
Teknoloji kullanımı ve Japonya’nın deprem hazırlığı
Japonya’nın kaderini 1923’teki Tokyo ve Yokohama’yı yerle bir eden ve yaklaşık 150 bin cana mal olan 7.9 büyüklüğündeki deprem belirledi. 2011’de meydana gelen Tokohu depremi de en yıkıcı depremlerden biri olarak biliniyor. Ancak bu, her yıl Japonya’yı vuran birçok sismik olaylardan sadece birkaçı. Aktif yanardağların da bulunduğu fay hatlarının üzerinde yer alan Japonya yılda yaklaşık 1500 kez sarsılıyor. Deniz altında ya da denize yakın yerlerde yaşanan depremler tsunami denen dev dalgalara da sebep oluyor. Bu sebeplerle Japonya’da binalar barınmak için değil hayat kurtarmak için tasarlanıyor.
Yıkılmayan bina modelleri
Japon inşaat yönetmeliklerine göre binalar, üç standarttan birine sahip olmak zorunda.
Taişin modeli: Deprem direncini baz alan modeldir. Kirişler, sütunlar ve duvarlar, yoğun yer sarsıntısını absorbe edebilecek kalınlıkta inşa ediliyor ve bina bu şekilde güçlendiriliyor. Sarsıntı olduğundan daha şiddetli hissediliyor ancak hasar minimumda kalıyor. Bu modelin tek dezavantajı güçlü sarsıntıların yapıya zarar verebilmesi. O yüzden sadece az katlı binalar için iyi bir model.
Seishin modeli: Titreşim kontrolünü baz alınıyor. Bina, kinetik enerjiyi dağıtmak için bir takım sismik izolatörlerle donatılıyor. Bu cihazlar deprem enerjisinin bir kısmını emer ve sarsıntıyı azaltıyor. Yüksek binalar için uygun bir model.
Menshin Yapısı: Taban izolasyonunu baz alıyor. Bina, yapının temelinin hareket etmesini ve depremin bina üzerindeki kuvvetini en aza indirmesini sağlayan kurşun, çelik veya kalın kauçuk tabakalarıyla inşa ediliyor. Genellikle gökdelenlerde ve yüksek katlı apartmanlarda tercih ediliyor. En pahalı ama en güvenli yöntem.
Ayrıca bina yapılması uygun olmayan zeminlerde bile riski en aza indirmek için toprağın neredeyse 70-80 metre altına temel atılıyor. Yani binanın üçte biri toprağın altında kalmış oluyor ve böylece binada sarsıntının gücü dengeli bir şekilde dağılmış oluyor. Deprem esnasında elektriğin kesilmesine karşın binaların her katında jeneratör bulunduruluyor.
Deprem ve tsunami tahmin sistemleri
Depremden 5-10 saniye önce cep telefonlarına indirilen deprem ikaz sistemiyle devlet vatandaşları uyarıyor. Sismik hareketleri inceleyen, olası tüm deprem senaryoları için plan oluşturan Meteoroloji Ajansı, tsunami uyarı sistemiyle depremin ardından üç dakika içinde tsunami uyarısı yapılabiliyor. Uyarılar televizyon dışında küçük kasabalara kurulan hoparlör sistemleri ve vatandaşlara belediyeler tarafından dağıtılan, ücra bölgelere özel yayın yapan radyolar aracılığıyla anında yapılıyor.
Deprem simülasyonu ve tatbikatları okul çağında başlıyor. Vatandaşlar tahliye merkezleri ile toplanma alanları hakkında düzenli olarak bilgilendiriliyor. Toplanma alanlarında wifi internete erişim mevcut.
Mobil uygulamalar hayat kurtarıyor
Merkezi ikaz uygulaması dışında Safety Tips adlı aplikasyon tam 15 dilde uyarı veriyor. Bu uygulama mevcut konumun güvenli olup olmadığı, tahliye yolu gibi kişisel bilgi de sağlıyor. En popüler ikinci uygulama yaklaşan deprem anlamına gelen Yurekuru Call adlı uygulama. Yurekuru Call sadece birkaç saniye öncesi uyarı verse de resmi ikaz uygulaması ve Safety Tips adlı uygulamadan farklı olarak şiddetli depremler dışında ufak depremleri de bildiriyor.
Robotik deprem teknolojisi nedir?
Japon teknolojisinin en etkileyici gelişmelerinden biri de arama kurtarma çalışmalarında kullanılan robotlar. Japonya aynı zamanda robotik mühendislikte dünyanın önde gelen ülkelerinden biri. Doğal afet robotları özellikle tehlikeli bölgelerdeki kurbanları bulmak ve güvenli bir şekilde kurtarmak için tasarlanıyor. Enkaza sıkışmış insanların yerini tespit etmek için ultrasonik sensörler ve kızılötesi kameralar kullanılıyor. Yaralı kişiyi kurtarıp araçlara yükleyebilen bu robotlarda oksijen kutusu bile bulunuyor.