Tıpkı nereye gittiğimiz gibi, nereden geliyor olduğumuz da, insanlığın büyük sorusu. Arkeolojik araştırmalar bizi cevaplara yaklaştırdığı gibi, kimi zaman da bildiklerimizi unutup tarihimize yepyeni gözlerle bakmamıza sebep olabiliyor. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, şüphesiz Göbeklitepe ile ilgili bulgular. Şanlıurfa’da bulunan, yaklaşık 12 bin yaşındaki Göbeklitepe’nin kalıntıları, tarım toplumuna geçiş öncesinde avcı-toplayıcı toplumların nasıl yaşamış olduğuna dair pek çok yeni ipucu içeriyor.
Kültür Mirası Listesi’nde
Geçen yaz Bahreyn’de düzenlenen 42. Dünya Mirası Komita Toplantısı’nda UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne kabul edilen Gökbeklitepe, Şanlıurfa kent merkezinin 18 kilometre kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında bulunuyor. Alan 1963 yılında keşfedildi ancak geçmişimize ışık tutmak açısından nasıl bir cevher taşıdığı, 1990’ların ortalarında başlayan kazı çalışmaları ile açığa çıkmaya başladı.
İletişimi güçlendiren bir merkez
Göbeklitepe’de, çapları 20-30 metre civarındaki oval yapıların ortasında insanı andıran, ‘T’ biçimli, yüksekliği 3 ile 6 metre arasında dikilitaşlar yer alıyor. Bir dağ silsilesinin en yüksek noktasında bulunan Gökbelitepe’nin, zamanında o çevrede yaşayan bağımsız avcı topluluklar için bir buluşma, ritüel ve takas alanı olduğu düşünülüyor. Uzmanlar burada bilgi ve ürün değiş tokuşunun yapıldığı, ayrıca bu buluşmalarda gen havuzunu genişletmek adına evlilik bağları da kurulmuş olabileceği fikrinde. Göbeklitepe, şenlikler aracılığı ile yaklaşık 200 km çapındaki avcı-toplayıcı toplulukların birbirleri ile bağlılığını ve iletişimini güçlendirmeye yarayan bir merkez olarak görülüyor. Civarda yerleşim bölgesi kalıntılarına rastlanmamış olması, bu fikri güçlendiriyor.
Geçen ay ziyarete açıldı
Bu kült merkezinde bulunan ‘T’ biçimli dikilitaşların en büyüğünün ağırlığı, 16 tonun üzerinde. Söz konusu devasa taşları hem yontmak hem de taşımak büyük bir işgücü ve işbirliği gerektirdiğinden, Göbeklitepe inşa edildiği dönemde insanlık henüz tam anlamıyla yerleşik hayata geçmemiş olsa bile, alanın büyük bir kamusal organizasyonun varlığına işaret ettiğine şüphe yok. İşte bu büyüleyici insanlık mirası, tam da bu açıdan önem taşıyor. Buzul Çağı’nın sona erişinin hemen ardından, M.Ö. 11 ve 8. bin yıl aralığındaki Neolitik dönemde gerçekleşen ‘tarım toplumuna geçiş’ aşamasının izleri, Göbeklitepe’de görülebiliyor ve sırları açığa çıkarılmayı bekliyor.
Kalıntıları koruma amacıyla üzerine 6 milyon 600 bin euro’luk bir çatı yapılan Göbeklitepe, geçen ayın başında ziyarete açıldı. İnsanlığın bu gizemli mirasını yakından görme ve tarihin katmanlarında bir yolculuk yapma fikri ilginizi çekiyorsa, bölgeye düzenlenen tur seçeneklerini incelemeyi ihmal etmeyin.