Dünyaca ünlü sanatçı, pop art’ın öncüsü Andy Warhol’un sanat kariyerini Hemington Blog okurları için mercek altına aldık.
Buğulu hat tekniğini yaratan sanatçı
1920’li yıllarda Pensilvanya Pittsburgh’a göç eden Slovak asıllı ve orta halli bir ailenin çocuğu ve gerçek ismi Andrew Warhol olan Andy Warhol’un sanatsal yeteneği küçüklüğünden bellidir. Pittsburgh’daki Carnegie Teknoloji Enstitüsü’nde reklam çizerliği okuduktan sonra, 1949 yılında Manhattan’a yerleşir. Çağdaş sanatın yeni başkenti olan New York kariyerini sürdürmesi için kaçınılmaz bir seçimdir. Hızlıca Vogue ve Glamour dergilerinde iş bulur. Kadın silüetleri ve moda aksesuvarları çizmeye başlar. Warhol buğulu hat tekniğini yaratır ve bu alanda beğeni toplar. Kalemle çizim yapar, ardından üzerinden mürekkeple geçer ve kurumasından önce başka bir kağıda aktarır. Böylelikle, elle yapılmış izlenimi veren düzensiz ve spontane bir çizim elde eder. 50’li yıllarda, ‘In the Bottom of My Garden’ gibi elle boyanmış ve çok düşük sayıda ürettiği kitaplar yayınlar.
Çizgi roman kahramanlarından esinlenir
Andy Warhol ilk tablolarını 1960’dan itibaren; Popeye, Dick Tracy, Superman ya da Mickey gibi Amerikan çizgi roman kahramanlarından etkilenerek yapar. 1962 yılı kariyerinde önemli bir yıl olur. Bu sene içinde keskin bir şekilde stil ve tema değiştirir. Brooklyn, Queens ve Bronx’un süpermarketlerinde ilham bulur, kitle tüketiminin banal ve gündelik ürünlerini model alır. Campbell’s çorba kutuları, Brillo sabun, Coca-Cola şişesi hep bu dönemlerde ortaya çıkmıştır. Çizgi romanlarda ve dergilerde, Amerikan gündelik aile görüntülerinin sembolik imgelere dönüşümünü sağlayacak malzemeler bulur. Onları yeniden üretir ve çağdaş medeniyetin herkes tarafından kolayca tanınabilecek simgelerine dönüştürür.
Sanat eserinin tekliği konusunu irdeler
Bir seri baskı yapma tekniği olan serigrafiye geçmek için çok çalışır. Serigrafi tabloların çok sayıda ve tekrarlanabilir seri üretimini mümkün kılar. Andy Warhol bu süreçte sanat eserinin tekliği olgusunu irdeler. Eserleri çoğaltır ancak her biri üzerinde rötuşlar yapar ve sadece küçük farklılıklarla birbirinden ayrılabilir hale getirir. 1962’de Los Angeles’taki Ferus Galeri’de Campbell’s çorba kutularını sergiler.
Özetle Andy Warhol, Andy Warhol olmak için çok fazla çalışır. Çok fazla tarz, çalışma alanı, bakış açısı değiştirir. Bu emeğinin karşılığını alır ve geriye ise paha biçilmez eserler bırakır.
Bu yazımız da ilginizi çekebilir: Sanat tarihine damgasını vuran ressam